1 Mayıs 2021 Cumartesi

27y4a18g

     Analitik geometrinin varoluşuma katkısını inceledim bu gece. Elimizdeki en büyük belirsiz değerleri yaratan şeyi zaman olarak görüyorum. Kader, ölüm, şans vs. hepsi zamanın eseri benim için. Bütün bilinmezlerimizi, yani zamanı x aksı üzerine yerleştirdim ve sonsuz olarak bütün değerleri alabileceğini kabul ettim. Hayatın 3 boyutlusuna paramız yetmediği için kalan y aksı içine ise değerlenebilir parametreleri yerleştirmek kaldı. Zaman içermeyen herhangi bir şey bu aks üzerine yerleştirilebilir. Duygusundan eylemine, kaleminden kağıdına, sarısından beyazına her şey... 

     Y aksında elime işte burada diyebileceğim herhangi bir nokta geçtiği anda zaman çizelgesine bunu oturtup ben burada vardım diyebilirim. Sonuç olarak bu aksta kendimize bir nokra bulmak gerek. Emin bile olamadığımız duygularımızdan, kırılıp kırılmayacağını bilmediğimiz kalemimize; doğaya karışacağına inanmak istemediğimiz yazılarımızdan, ne zaman solacağını bilmediğimiz beyazlığımıza kadar muallak bu dünyada elimize bir nokra olarak geçirecek şey bulmak zor gibi gelmişti başta. Ta ki tepe noktalarını yaşayana kadar. İnsan kendi tepe noktasını bulduğunda işte orada o anda o durumda ben vardım diyebiliyor. 

     Tepe noktasının tepe noktası olduğunu bilmek ise kendime edindiğim, öğrenebildiğim, belki de tek yeteneğim. Bir şeye tepe noktası demek de geriye kalan her şey gibi oldukça muallak olmalı halbuki. Cosla vanish oxi reklamı gibi beyazdan daha beyazı vardır. Acıdan daha acısı veya uzun ömürlü çinko karbon pillerden daha uzun ömürlüsü vardır. Benim hayatımda ise bundan daha unutulmaz bir şey olmadı veya olmayacak. Ben o anın, o tepe noktasının y aksında alabileceği en yüksek değeri gördüğümü biliyorum. Ben o an vardım. Ben o an varsam hâlâ varımdır. Ben hâlâ varsam şu anda buradayımdır. Eğer buradaysam zaman geçiyordur. Zaman geçiyorsa geç kalmamak gerek.