18 Kasım 2012 Pazar

Güle Güle

               Kendine iyi bak sevgili blog. Uzun bir süreliğine gideceğim. Keşke artık özgürüm diyebilseydim ama malesef  Turgutlu'ya gidiyorum. Artık yoruldum. Sirkelenip kendime gelme vakti. Artık dünüm ve bugünüm olmayacak. Herkesin olmamı istediği Kenan olacağım. Artık ben kafese konulmuş kuşları anlayabiliyorum, artık tek arkadaşım yastığım, tek sırdaşım aynalar. Bunu istemiyorum ama mecburum. Senden istediğim sevgili blog, ben yokken düşün bol bol. Hayatı, Tanrı'yı, insanı, duyguları, haksızlıkları, iyiliği her şeyi düşün. Pılımı pırtımı topladım gidiyorum evden. Geri dönmeyi de pek istemiyorum ama özlenir, insanlık hali. Elimde olsa kaçıp giderim uzaklara. Gitmek de çözüm değil ama... Artık hayatın sıkıntılarından kaçmak yok. Artık ben hayatın istediği gibi oynayacağım. Hayata kafa tutacağım, onun tüm adiliklerine karşı ben adaletle savaşacağım. Kendim için değil muhtaçlar için savaşacağım. Ben kararımı verdim blog, ben kahraman olacağım. Sen de ne istersen onu ol. Yeter ki mutlu ol. Güle güle.


11 Kasım 2012 Pazar

Blue Lips



Blue lips, blue veins
Blue, the colour of our planet from
Far far away.

14 Ekim 2012 Pazar

Dünya Döner Milim Milim


Korkma ondan bundan,
Ne ölümden, ne hayattan.
Bu dünyada gördüklerinin,
Hepsi bir, hepsi haktan.

13 Ekim 2012 Cumartesi

Ben Ölürsem Akşamüstü Ölürüm

Ben ölürsem akşamüstü ölürüm
Şehre simsiyah bir kar yağar
Yollar kalbimle örtülür
Parmaklarımın arasından
Gecenin geldiğini görürüm

Ben ölürsem akşamüstü ölürüm
Çocuklar sinemaya gider
Yüzümü bir çiçeğe gömüp
Ağlamak gibi isterim
Derinden bir tren geçer

Ben ölürsem akşamüstü ölürüm
Alıp başımı gitmek isterim
Bir akşam bir kente girerim
Kayısı ağaçları arasından
Gidip denize bakarım
Bir tiyatro seyrederim

Ben ölürsem akşamüstü ölürüm
Uzaktan bir bulut geçer
Karanlık bir çocukluk bulutu
Gerçeküstü bir ressam
Dünyayı değiştirmeye başlar
Kuş sesleri, haykırışlar
Denizin ve kırların
Rengi birdenbire karışır

Sana bir şiir getiririm
Sözler rüyamdan fışkırır
Dünya bölümlere ayrılır
Birinde bir pazar sabahı
Birinde sararmış yapraklar
Birinde bir adam
Her şeye yeniden başlar

ATAOL BEHRAMOĞLU

5 Ekim 2012 Cuma

Take Me As I Am


"Still
Running uphill
Swimming against the current I wish I weren't so
Fucked
Feels like I'm stuck
Lost in a sea of mediocrity
Slow down,
You're thinking too much
Where is your soul? you cannot touch the way I
Play
Or tell me what to say
You're in the way of all that I believe in "

29 Eylül 2012 Cumartesi

Herşey Sende Gizli

Yerin seni çektiği kadar ağırsın
Kanatların çırpındığı kadar hafif..
Kalbinin attığı kadar canlısın
Gözlerinin uzağı gördüğü kadar genç...
Sevdiklerin kadar iyisin
Nefret ettiklerin kadar kötü..
Ne renk olursa olsun kaşın gözün
Karşındakinin gördüğüdür rengin..
Yaşadıklarını kar sayma:
Yaşadığın kadar yakınsın sonuna;

Ne kadar yaşarsan yaşa,
Sevdiğin kadardır ömrün..
Gülebildiğin kadar mutlusun
Üzülme bil ki ağladığın kadar güleceksin
Sakın bitti sanma her şeyi,

Sevdiğin kadar sevileceksin.
Güneşin doğuşundadır doğanın sana verdiği değer
Ve karşındakine değer verdiğin kadar insansın
Bir gün yalan söyleyeceksen eğer
Bırak karşındaki sana güvendiği kadar inansın.
Ay ışığındadır sevgiliye duyulan hasret
Ve sevgiline hasret kaldığın kadar ona yakınsın
Unutma yagmurun yağdığı kadar ıslaksın
Güneşin seni ısıttığı kadar sıcak.
Kendini yalnız hissetiğin kadar yalnızsın
Ve güçlü hissettiğin kadar güçlü.
Kendini güzel hissettiğin kadar güzelsin..

İşte budur hayat!
İşte budur yaşamak bunu hatırladığın kadar yaşarsın
Bunu unuttuğunda aldığın her nefes kadar üşürsün
Ve karşındakini unuttuğun kadar çabuk unutulursun
Çiçek sulandığı kadar güzeldir
Kuşlar ötebildiği kadar sevimli
Bebek ağladığı kadar bebektir
Ve herşeyi öğrendiğin kadar bilirsin bunu da öğren,
Sevdiğin kadar sevilirsin...


Can Yücel

21 Eylül 2012 Cuma

Kaldırımlar

Sokaktayım, kimsesiz bir sokak ortasında;
Yürüyorum, arkama bakmadan yürüyorum.
Yolumun karanlığa saplanan noktasında,
Sanki beni bekleyen bir hayâl görüyorum.

Kara gökler kül rengi bulutlarla kapanık;
Evlerin bacasını kolluyor yıldırımlar.
İn cin uykuda, yalnız iki yoldaş uyanık;
Biri benim, biri de serseri kaldırımlar.

İçimde damla damla bir korku birikiyor;
Sanıyorum, her sokak başını kesmiş devler...
Üstüme camlarını, hep simsiyah, dikiyor;
Gözüne mil çekilmiş bir âmâ gibi evler.

Kaldırımlar, çilekeş yalnızların annesi;
Kaldırımlar, içimde yaşamış bir insandır.
Kaldırımlar, duyulur, ses kesilince sesi;
Kaldırımlar, içimde kıvrılan bir lisandır.

Bana düşmez can vermek, yumuşak bir kucakta;
Ben bu kaldırımların emzirdiği çocuğum!
Aman, sabah olmasın, bu karanlık sokakta;
Bu karanlık sokakta bitmesin yolculuğum!

Ben gideyim, yol gitsin, ben gideyim, yol gitsin;
İki yanımdan aksın, bir sel gibi fenerler.
Tak, tak, ayak sesimi aç köpekler işitsin;
Yolumun zafer tâkı, gölgeden taş kemerler.

Ne sabahı göreyim, ne sabah görüneyim;
Gündüzler size kalsın, verin karanlıkları!
Islak bir yorgan gibi, sımsıkı bürüneyim;
Örtün, üstüme örtün, serin karanlıkları.

Uzanıverse gövdem, taşlara boydan boya;
Alsa buz gibi taşlar alnımdan bu ateşi.
Dalıp, sokaklar kadar esrarlı bir uykuya,
Ölse, kaldırımların kara sevdalı eşi..
 
Necip Fazıl Kısakürek

12 Eylül 2012 Çarşamba

Yok

               Bu sefer ne konuda yazacağımı bilemedim. Sadece yazmak istedim. Biraz uykuluyum yazıp yatacağım hemen. "Warriors of the World" dinliyorum yine ve kendi kendime coştum, ağlamaklı oldum biraz. Çevremde hayatını boş yaşan insanlar var. Basit düşüncülerle, basit fikirler büyüten insanlar ... Kafalarında öyle bir baskı var ki, daha doğrusu kalıplaşmış bir baskı. Herkesin hayat mantığı iş kurmak, para kazanmak, olursa evlenmek ve geleceğini kurtarmak. Ben de böyleydim doğrudur ama artık başka açıdan bakıyorum hayata. Benim yaşayacağım hayatta sadece sevgi ve mutluluk dışında bir şey olmalı. Bir heyecan, bir pişmanlık, bir üzüntü belki de ... Ben hayatın tecrübelerini almak istiyorum. Özellikle de en uçta olanları. İntihar etmek gibi, paraşütle atlamak gibi, Everest'e tırmanmak gibi, bir yakının ölümünde çekilen acı gibi ... Ben yaşadığımı hatırlamak, hissetmek istiyorum. Ben özgür olmak istiyorum.






5 Eylül 2012 Çarşamba

Boşum, boşsunuz, boşlar

               Çok boş yaşıyorum. Dünyadaki insanların %95'i gibi. Amaçlarım, hedeflerim, hayallerim hepsi bulanıklaştı snki bir anda. Neden böyle olduğunu gerçekten bilmiyorum. Ben de içim rahat bir şekilde biraz gülebilmek istiyorum. Biraz olsun kaygısız yaşamak istiyorum. Şimdi aklıma geldi de kaygı da çok büyük bir engel özgürlük için. Acaba ben mi çok kolay olanı istiyorum diye düşünüyorum bazen. Ya da en iyisi akışına bırakmaktır belki ...

Bu şarkıyı dinliyorsan bir anlamı olsun


28 Ağustos 2012 Salı

Biraz yaşamak lazım

             Yaşamak nedir biliyor musunuz? İyi bir şeyler yapabilmektir. Birilerini mutlu edebilmek veya gülümsetebilmektir. İnsanları tanımadan yargılamamak, tanımasan bile yardım etmektir. Bir şeyleri paylaşabilmektir. Mutluluğu paylaşabilmektir. Arkadaşların eğer senin için çok iyi insandır diyorsa sebebi kendini farkettirmendendir. Bazen unutlduğunu hissedersin belki, takma. Seni düşünen birileri vardır mutlaka. Eğer derdin varsa çare bulmak isteyen olur her zaman ve eğer seviliyorsan yoktur bu dünyada senden ala. Sevmek, sevilmek güzel şeydir. Mesela ben çocukları, doğayı, müziği ve en önemlisi de insanları severim. Onlara güvenirim. Eğere birazcık vicdanları varsa sana ihanet etmezler, seni arkadan bıçaklamazlar. Çünkü kimse iyiliğe kötülükle karşılık vermez. Eğer yaptıysa da istemeden yapmıştır belki. Fakat bilerek yaptıysa onda vicdan yoktur ve sen ona insan diyemezsin zaten. Ne zaman canın sıkılırsa yak bir sigara rahatla. Hayatın akışını yönlendirmeye çalışma. Bırak aksın. Berrak bir nehir gibi. Eğer nehrin kirliyse aktıkça temizlenir o zaten sen hiç merak etme. Dış görünüşe aldanma ve çok takılma. Vücut dediğin nedir ki... Kas ve kemikten oluşan canlı bir yapı. Ama böyle düşünüp de götü göbeği salma. Bakımlı ol yeter. İnadına kafa tutma dünyaya, Tanrı'ya. Onlarla yaşa, onlarla konuş, onları sev. Zamana çok takılma, akıp geçer o. Önemli olan nasıl hisettiğindir. Kalbindekilerdir. Neyi istiyorsan onu yap ama fazla da abartma. İhtiyacına göre çalış, kazandığına göre harca. Hayat ne olursa olsun yaşamaya değer. Tüm stresine, hızına, zorluğuna rağmen değer...


25 Ağustos 2012 Cumartesi

Sıkıldım...

        Bol bol yazasım var bugün. Bugün Budist öğretilerini, Buda'yı, Dalai  Lama'yı araştırdım baya. Adamlar profesör onaylı beyin geliştirici olmuşlar cidden. İnsanın beynini istediği gibi kullanabilmesi mükemmel bir şey. Her şeyi kafanda bitirip başlatabilirisin, zihnini açıp mantıklı düşünebilrisin ve en önemlisi mutluluğu ve koşulsuz şevkati bulup iyi bir insan olabilrisin. Bence bu özgürlüktür. Yeni Kenan'ı buldum ben, olmak istediğim Kenan'ı. Koşulsuz şevkatle beynimi geliştireceğim, bol bol da meditasyon. Ben artık iyi biri olmak istiyorum. Yaptığım şeylerin arkasından üzülmek , pişman olmak, vicdan azabı çekmek istemiyorum. Çünkü bunlar hayatım boyunca beynimi meşgul edecek, adeta beynimi tırmalayıp duracaklar. Bu da benim özgürlüğümü kısıtlayacak. Artık üzülmek falan da yok. Hayat fani diyip geçebilmek lazım. Herkes ölümlü eninde sonunda biz de öleceğiz diyebilmek lazım. Hiçbir şeyi zorlamamak lazım, olursa olur olmazsa olmaz. Arkasından üzülmeye gerek yok. Vicdanını rahat tutmak en iyisi. Keşke diyorum imkanım olsa da hayatımda kalbini kırdığım herkesten özür dileyebilsem ama elde değil. Şimdi sadece onların iyi ve mutlu olmasını dilemek gelir içimden. Artık özgür olabilirim bence. Özgür ...

21 Ağustos 2012 Salı

İstanbul

He hee İstanbul'dayım :) Abimle takılıyoruz burada. Şu 4 günde hiçbir yer gezemedim ama abimle takılmanın keyfi yetti de arttı. Dershaneye tam moral başlayacağım artık. Tam gaz ders. Arada gitar dersleri. Hafta sonu da İzmir'e gidesim var. Çetinlerle takılırım orada da oh mis :) Keyifliyim ya ne güzel. Abim sigara içtiğimi öğrendi, daha doğrusu ben söyledim. Şimdi beraber tüttürüyoruz :D Yarın Manisa'dayım. Tatil bitiyor ve artık maraton başlıyor gerginim sanırım biraz ama üstesinden gelirim. Okullar bir açılsın da hele o koşuşturmacada zaten alışırız. Hadi öptüm blog by :D

1 Ağustos 2012 Çarşamba

Başka bir yerde hayat...

      Bir gece uyusam ve başka bir yerde uyansam... Başka gökyüzüne bakıp, başka havayı solusam... Başka topraklara basıp, başka ağaçlara çıksam... Başka çiçekleri koklayıp, başka böceklerden korksam... Başka güneşte yanıp, başka bir ayda huzur bulsam... Başka sulardan içip, başka balıklarla tanışsam... Başka insanları izleyip, başka hayvanlarla konuşsam... Başka dağlara tırmanıp, başka heyecanlar yaşasam... Başka sokaklarda koşturup, başka oyunlar oynasam... Başka bir şehirde yaşayıp, başka düşüncelere dalsam... Başka hayaller kurup, başka şeylere umutlansam...
      Belki o zaman hayatım bambaşka olabilirdi.

21 Temmuz 2012 Cumartesi

 

Selam blog. Uzun zamandır yazmıyorum. Zor geldi yazmak. Sıkıldım. Çok sıkıldım ve artık sadece yazmak istiyorum. Şu yukaridaki müzik Manowar'ın ünlü bir şarkısı. İnsanın böle bir şarkıda coşup bağırması gerek ama benim gözlerim doldu. Harbiden çok garip hissediyorum. Yalnızlık çok kötü bir şey. Burada hiç arkadaşım yok. Sadece iki arkadaşım var onlar da annemle babam. Gerçekten sıkıldım. Geçen parkta oturdum sigara içiyordum. Adamın biri geldi telefonumu istedi birini mi ne arıyacakmış. Yok abi telefon dedim. Ben var ya ömrümü yidim ömrümü dedi adam, başladı konuşmaya. Herif 13 yıl hapis yatmış. Adam öldürmüş. Belini bir açtı adam kocaman bir satır :D Ama niyeyse hiç korkmadım. Adam seni sevdim iyi çocuksun dedi. Belki de bu yüzdendir. Ona güvendim sanki. Kaybedecek bir şeyim yok gibi sadece güvendim. O satırı çıkarıp kafama saplasa da çok sorun olmaz hem diye düşündüm içimden :D Adam gel sana rakı, şarap falan ısmarlıyayım dedi. Yok dedim abi içki içmiyorum dedim adam da gitti sonunda :D Öyle de bir arkadaşım olmuş oldu.

20 Mayıs 2012 Pazar

 

” Müzik çok güçlü bir şey. Bir şarkı ruh halinizi değiştirir, bir anı yaratır.

Bir şarkı hayatınızı değiştirebilir. ”


Müzik gerçekten güçlü ve müziği seviyorum :D

19 Mayıs 2012 Cumartesi

Black Sabbath - Iron Man

  

Iron Man'i seviyorum ya lanet olsun. Robert Downey Jr. çok süper oynuyor ve tam bir puşt :D

Haftanın Özeti ;)

Bugün şanssız bir gün benim için. Günüm o kadar sıkıcı ve iğrenç geçti ki anlatamam. Pringles'ı bile bitiremedim -o kadar yani- içim kötü oldu. Gitar kursum vardı gittim ama Cumhur abi gelmedi. İki haftadır ders yapamıyoruz resmen. Sonra berbere gittim. Tıraş olacaktım kafamı yıkattım hazır bekliyordum ki berbere bir telefon geldi. Adamın kızı pazarda düşüp bayılmış. O gitti benim de tıraş olma hevesim hepten kaçtı. Kafamı kuruttum çıktım gittim. Ben çarşıya giderken hava güneşliydi, dışarı çıkmaya başladığım anda yağmur yağmaya başladı. Lanet olsun otobüse binemezdim çünkü çarşıdan almam gereken bir şeyler vardı. Çıktım ıslana ıslana alacaklarımı aldım sonra da eve döndüm. Tam oturdum blogu yazmaya başlayacakken internet gitti. Bingo! Sinir oldum. Elimde olan filmelerden izlememiş olduğum bir tanesini izlemeye çalıştım. Yarım saat sonra gözlerim kapanmaya başladı. Allahtan internet geldi sonra da kafam düzeldi azcık. Ama hafta içi benim çok güzeldi. Bol bol basketbol oynadım. Beden dersinde kırılmış, kurumuş çiçekleri kopardık.Hepsi de güldü. Gülleri çok severim o yüzden iki tane kurumamış gülü aldım, yıkadım ve yapraklarını koparıp kitabın arasına dizdim. Kurutacağım hepsini. Annem eskiden yaparmış bunu. Bana göstermişti kuruttuğu onca yıllık gülleri. Gerçekten güzel :D Halı sahada ilk defa kaleden çıktım ve çok iyi oynadım. Kendimi bile şaşırttım açıkçası :D 400-500 sayfa kitap okudum. İnsan isteyince boş zamanlarında rahatlıkla kitap bitirebilir bunu anladım. Gitarda "Pembe Panter" i çalmayı öğrendim -ama sadece başını :D- . Bu bass gitarın mükemmel bir tınısı var ama lanet olsun ki anfim yok. Acilen para biriktirip bir anfi almam lazım :D Zorlarsam olur bence :D


Şu aralardaki bass beni bitiryor :D





 

İşte budur. Bunu söylemek çok kolay, hayal etmek de öyle. Neden gerçekleştirmek bu kadar zor? Neden bütün hayatımız paraya dayandırılmış anlamıyorum. "Zeki misin? Ya doktor olacaksın ya da mühendis. O kadar da zeki değilsen bir işçisin, amelesin. Sanat eğilimin mi var? Sanatta para yok boşver. Gezmeyi, araştırmayı, dağa tırmanmayı çok mu seviyorsun? Onlar da karın doyurmaz ki be!" Sizin ben mantığınızın amına koyayım.   Şu sistemin çarklarına sıkışmış ama çıkmak için hiç çabalamayan kafamın amına koyayım. Çıkın artık şu emperyalist düşüncelerden. Kaçın. Ergenlik dönemi en dengesiz dönemidir insanların. Böyle oturmak ve ailelerinizin sizin geleceğinizi yaratması için ya salak olmanız lazım ya da bir hayalinizin olmaması lazım. Neyse ki benim bir hayalim var ama ben salağım. Hayallerimi onlara söyleyemeyecek kadar salağım.
Ben söyleyeceğim. Şimdi değil belki ama hayallerimin peşinden gizlice koşacağım. Eşşek gibi çalışacağım, salaklığımın cezası olarak. Doğru an geldiğinde onlara söyleyeceğim hayallerimi. Ben herkes için bir şeyler düşündüm aslında. Bir yer kuracağım "Hay-Kur" hayaller kurumu. Hayallerinizi özgürce haykırabileceğiniz aynı zamanda gerçekleştirebileceğiniz bir yer. Evet evet yapacağım bunu. Kafaya koydum bi kere. Başaramasam bile denemiş olurum.


Iced Earth - Watching Over Me


 

I'll watch over him.

Başlangıç

Merhaba. Onca blogun arasına bir yenisini daha ekliyorum. Kim olduğum önemli değil. Önemli olan ne düşündüğüm. Bu blogu açarken ne düşündüğümü sorarsanız içimi dökmek istiyorum sadece. Bir günlük gibi... Çok düşünüyorum. Herkesi, herşeyi düşünüyorum. Ama sonra unutuyorum. Artık unutmayacağım. Çünkü hepsi artık burada olacak Blogger'da. Teşekkürler Blogger. Açıkçası şu an aklımda binlerce düşünce var. Nereden başlasam bilemiyorum. Bugün para çekerken bir kadın gördüm. Çocuğu ayağı takılıp düştü diye çocuğa kızdı. Beyinsiz. Bir kere mantıken düşen birine yardım edilir ama bu gerizekalı kadın çocuğuna kızmaya başladı. Orada kadını dövecektim, gerçekten çok sinir oldum. Başlangıç için bu kadar yeter sanırım daha sonra devam ederim.