25 Eylül 2020 Cuma

Somebody Please! Get This Man A Gun

      Seçilmiş kişilik delüzyonu sonu gelmeyen bir tarih tekerrürüdür. Nasıl olduysa artık seçilmiş kişi olmaya dair kişisel kanaatler geride kalmış, seçilmiş kişilerin olacağı ve geleceğine dair kanaatler de artmış. Tek tanrılı dinler ve özellikle de peygamberliğin sonu olduğunu vaat eden İslamiyet bile bu delüzyonun önüne geçememiş. Seçilmiş kişi arama delüzyonunu eskiden çaresiz anların, çaresizlik hissinin bir dışavurumu olarak görüyordum. Şimdilerde ise popülarite ve fanatizmin de delüzyonel olduğunu düşünüyorum. Popüler bulunan ve tarafını seçtiğin şeylerle oluşturulmuş bir kimliğimiz bile var. Hepsi sosyal medya kurumlarının depolarında. Bu kimlikler veya karakterler öyle büyük bir sanrı ki başka bir insanı bununla tanıyabilir, bunlara göre bir kişiyi yargılayabilir hatta bunlarla insanlara karşı bir duruş sergileyebilirsiniz.

     Fanatizmin konusu kişiler olunca aklım almıyor. İnsanın hayatını hiç etkilemeyecek şeyler üstüne yaptığı tüm düşünsel aktivite kısıtlı ve keyif verici olmalı. Fanatizmin kendisinin kötü olup olmadığı tartışması bir yana dursun. Hayran olunan kişi ve kişiler tartışma konusuyken kendine ne kattığı konusu hiç bu tartışmanın içinden geçmiyorsa burada bir gariplik var diye düşünürüm. Sonuçta bana göre bir başkasının hayatını kendi önüne almakla aynı şeydir. Zamanında Hitler'i savunan bir Alman bile kendi menfaatini de içeren bir ideolojiyi savunuyordu en nihayetinde. Günümüzde ise sırf çirkin o dedim diye bana çirkin olmadığını savunacak ve hayatlarında onunla hiç denk gelmemiş Kıvanç Tatlıtuğ hayranları var. Bu güç! Hitler'de bile yoktu. 

     Köklerimizden gelen bu delüzyon, Tanrıyı nasıl var ettiğimiz sorusuyla başlar ve Eyes Wide Shut filmine kadar gider. Benim değinmek istediğim ise eski bir hikayedir. Anka kuşunun, Simurg'un hikayesi. Hikayede anka kuşundan çare bekleyip, bulamayınca onu aramaya giden kuşların yolculuğunu anlatır. Bütün kuşlar Kaf Dağı'nın ardına 7 zorlu vadiyi aşarak gitmeye çalışır ve hepsi yolda telef olur. 7 vadiyi de geçen son 30 kuş farkederler ki anka kuşu diye bir kuş yoktur, anka kuşu aslında kendileridir. Hikaye o kadar trajikomiktir ki kuşlar delüzyondan delüzyona geçiş yapıyorlar. Bütün kuş ırkının yok edemediği bir felaketi 30 kuş yok edecekmiş gibi kendilerini anka ilan ediyorlar. Yapılan yolculuktaki 7 vadinin de irade, aşk, zevk vs. üstesinden gelince insanı geliştirecek 7 özellik olduğu düşünülüyor. Kişiyi seçilmiş kişi bekleme delüzyonundan alıp bizzat kendisi seçilmiş kişiymiş delüzyonuna kapılması için mükemmel bir hikaye. Geçmişten gelen bu gazlayıcı hikayenin günümüzden farkı tek delüzyonun olması. Kişi ya seçilmiş kişi bekler ya da olur. Şimdilerde ise insanlar hem seçilmiş kişiyi bulmaya hem de olmaya çalışıyor. Hem bir tapınma hem de bir benzeşme çabası var. Gelecek nesillere aktaracak hikeyelerimiz Simurg'un hikayesinin yanında içler acısı mı kalacak yoksa kendiliğin olması gereken normal bir şey olduğu toplumu mu inşa edeceğiz merakla bekliyorum.






Hiç yorum yok:

Yorum Gönder