6 Nisan 2020 Pazartesi

Estetik

      Estetik aynen etik kelimesi gibi insanlığın uydurduğu onlarca saçmalıktan biri. Kavram olarak ise yine aynen etik gibi toplumun tüm geyliğini ortaya koyuyor. Estetik tam olarak bir çaba, güzellik çabası. Güzelliğin ta kendisini asla kast etmeyen bir kelime. Çünkü zaten güzel olan birine ne kadar güzelsin dersiniz, kendini güzelleştirmeye çalışan birine ise ne kadar güzel olmuşsun dersiniz. İnsanlığın ortaya koyduğu şeylere değer yükleme kısmında her zaman mübalağa, her zaman bir saptırma olmuştur ki en nihayetinde yaptıkları ile daha fazla şey elde etmenin en kolay yoludur.
      Güzellik de güç gibi antik zamanlardan bu yana değerin belirleyicisi olmuştur. Aynı gücün kastan zekaya, zekadan toprağa, topraktan paraya doğru olan değişimi gibi güzellik de değişkendir. Bu konuyu ne kadar objektif değerlendiremiyor gibi hissetsem de paylaşmak isterim. Şunu biliyorum ki sizin insanlara dayattığınız güzellik anlayışı kadar ben de siz fikirlerimi dayatabilirim. Çünkü siz buna değersiniz...
     İnsan ve insan tarafından ortaya konan estetik olarak iki farklı estetik, yani güzellik çabasından bahsetmek istiyorum. İnsan tarafından ortaya konan estetiğin tarihi öyle bir yoldan geçmiştir ki bu yolculuğun bu kadar muhafazakar olması size hacdan daha bir kaç gün önce dönmüş dedenizi hatırlatabilir. Ortaya konan estetik görüneni yansıtan şekil ve simgelerle başlar, bunların git gide mükemmele yakın tariflerini oluşturmayla devam eder, oradan da detay içinde detay içinde detay içinde detay bla bla şeklinde ortaya konanın en ince ayrıntısına kadar tasarlanmış başyapıtlar takip eder. Bir dönüm noktasında kadar... İnsanlar sıkıntıdan mıdır bilmem bu gerçekçi estetiği daha çok soyut şeylere yormayı tercih etmiştir. Gaziantep Mozaik Müzesi bu serüvenin en güzel örneğidir.  Taşa oyulmuş kargacık burgacık suratlardan Aşilin hikayesinin anlatıldığı detaylı fakat basitçe anlaşılabilen yer mozaiklerine, oradan da bir Mona Lisa tablosunu andıran Çingene kıza ve en sonunda da hiçbir şey anlaşılmayan soyut şekilli mozaiklere ulaşabilirsiniz. İnsanlığın geldiği son nokta da tabi size her şeyi anlatacaktır. Minimalizm, postmoderniz, görünmez tablo sergisi... Sonuçta anlatılmak istenen en sade şekli daha güzel olmuştur.
     İnsan estetiği ise bambaşka bir hikayedir. Bu konu insan gibi kaypak ama boşalmak kadar keskindir, öngörülemez ama nettir, karmaşık ama basittir. Çağlar, dinler, ırklar arası bile farklılıklarla ortaya konmuş insan estetiği bugün tam bir çöp yığını olup çıktı. Çünkü birey olduğunu zanneden her kölenin hakları ve fikirleri vardır. 7 milyar fikir var. 7 sikik milyarı hayal edebiliyor musun amına koyayım. Tabi kendi fikri olduğunu düşünmesi için ona empoze edilmiş belli bir güzel insan algısı dışındaki fikirlerinden bahsediyorum. Modanın içindeki ortak fikirlerle kendinizi ortaya koyarsanız güzel olursunuz. Yani sağda solda gördüğünüz ünlümsü ve şaşalı şeylere ne kadar benzerseniz güzelsiniz demektir. Ama dediğim gibi insanlığın kaypaklık yapması lazım. Memenize silikon yüzünüze botoksa yaptırırsanız bu sefer de utanç duymanız gerekir. Çünkü bunlar aldatmacadır. Sanki diğerleri aldatmaca değilmiş gibi yargılanırsınız. Bunu yazarken bile etik denen şey aklıma geldi, kusmamalıyım.
     Buraya kadar okuyabilen okuyucu, sözüm sana. Kafanda bir soru işareti oluşturabildiysem, aynanın karşısına geçip kendi dış görünüşünü süzerken aklına gelebildiysem ne mutlu bana. Fakat bunlar zaten bildiğin şeylerse sana verebileceğim tek şey bir parça müzik. Al. Ünlü bir aşçının da deyişiyle, yiyen yesin yemeyen yarrağımı yesin.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder